Batın ve Pelvik Ağrılar

Batın Ağrıları: Karın ağrıları olarak da bilinen ve abdominal bölgede yer alan iç organlardan kaynaklanan batın ağrıları, akut ya da kronik olarak karşımıza çıkmaktadır. Gastrit, mide ülseri, gastroözefageal reflü gibi hastalıklarda karın ağrıları antiasit kullanmakla ve yemek yemekle azalma gösterebilir. Tarif edilen bölgeye göre ağrı nedenleri çeşitlilik göstermekle birlikte yansıyan ağrılar da batın bölgesine etki edebilir.

Hastalar genelde pozisyon değiştirerek veya öksürme hapşırma hareketleriyle basınç uygulaması yaparak karın ağrılarında azalma sağlayabilirler. Fakat burada asıl önemli olan altta yatan patolojiyi bilmek ve tedaviyi ona göre planlamaktır.

Karın Ağrısı Yaşayan Hastaya Acil Yaklaşım Nasıl Olmalıdır?

Karın ağrısı şikayeti ile gelen hastada iç organlardan kaynaklanan ağrılar olabileceği gibi Uzak organların yansıyan ağrıları da karın ağrısı şikayeti yapabilir. Burada önemli olan akut batın durumlarını bilmek ve hızlı bir şekilde müdahale edebilmektir.

Karın bölgesini anatomik olarak kabaca göbek deliğinden yukarıya, aşağıya ve yanlara doğru hayali çizgiler çizerek dört kadrana ayırabiliriz. Sağ üst kadran ağrısı kolesistit, sağ alt kadran ağrısı apandisit, sol üst kadran ağrısı pankreatit, sol alt kadran ağrısı ise divertikülit tanıları açısından hekime yol gösterici olmaktadır. Anatomik lokalizasyona göre çeşitlilik gösteren karın ağrılarına yaklaşımda acil müdahale gerektiren durumlar olabilir. Akut batın olarak da adlandırılan bu tabloda, hastada daha önceden olmayan ve özellikle son iki gün içerisinde şiddeti gittikçe artan karın ağrısı şikayeti mevcuttur. Acil cerrahi müdahaleye kadar gidebilen akut batın, hekim tarafından iyi tanınmalı ve gereken önlemler alınmalıdır.

Yüzeysel Ve Derin Karın Ağrıları Nasıl Ayırt Edilir?

Hekim tarafından detaylı bir anamnez alınması ve fizik muayene yapılması ile karın ağrısının yüzeysel veya derin ayrımı rahat bir şekilde yapılabilir. Genellikle kas ve iskelet sisteminden kaynaklanan ağrılar yüzeysel olmakta, iç organlardan kaynaklanan ağrılar da derin seyretmektedir.

Kronik Alt Karın Ağrıları

Kadın ve erkeklerde farklı nedenlerden kaynaklanan kronik alt karın ağrısı, hayatı oldukça olumsuz etkilemekte, çeşitli hareket kısıtlamalarına neden olmakta ve işgücü kaybına yol açmaktadır. Karın ağrılarının lokalizasyonuna belirtirken karna göbek deliğinden hayali olarak yatay ve dikey çizgilerle dörde bölüyoruz. Alt karın olarak tarif ettiğimiz bölge göbek deliğinin altında yer alır. Kronik alt karın ağrısı, 6 ay ve daha uzun süredir devam eden karın ağrılarının genel adıdır. Erkeklerde ve kadınlarda kronik alt karın ağrılarının nedenleri oldukça çeşitlilik göstermektedir. Kadın anatomisinin farklılığından kaynaklanan sebeplerden dolayı, eğer bir kadın alt karın ağrısı çekiyorsa aynı anda birçok patolojiyi düşünmek gerekir. Her ay gerçekleşen menstrüel siklus ile ilgisi olabileceği gibi cinsel ilişki ya da ilaç kullanımı da etkenlerden biri olabilir.Abdominal bölgede yer alan iç organların zarlarındaki yapışıklıklar ve geçirilmiş cerrahi bir operasyondan sonra düzgün bir şekilde tedavi edilmeyen enfektif hastalıklar, kadınlarda endometriozis ve yumurtalıklarla ilişkili hastalıklar, mide ve bağırsak sistemine ait nedenler ve böbrek kaynaklı ağrılar kronik pelvik ağrı nedenlerinden sayılabilir.Peki kronik pelvik Ağrı ile gelen hastaya yaklaşım nasıl olmalıdır? Öncelikli olarak ağrının sebep olduğu patolojiyi saptamadan hastaya ağrı kesici vermek doğru olmaz. Çünkü altta yatan patolojiyi gözden kaçırabiliriz. İlk önce iyi bir öykü ve muayene ile hastaya yaklaşmalıyız. Ek olarak çeşitli laboratuvar testleri işe yarayacaktır. Tüm bunları yaptıktan sonra hala teşhis konulamadıysa laparoskopi denilen ameliyat yöntemi ile abdominal bölge içerisine direkt girilir ve inceleme yapıldıktan sonra tanı konulabilir.Psikojenik faktörlerden kaynaklanan karın ağrılarında ise hastaları iyi bir psikoterapi tedavisine yönlendirmek en mantıklı çözüm olacaktır.

Son Bağırsak (Rektum) Kanseri Ağrısı

Rektum yani son bağırsak, adından da anlaşılacağı gibi kalın bağırsağı anüse bağlayan son çıkıştır. Ağızdan alınan besinler çeşitli sindirim aşamalarından geçtikten sonra dışkı olarak rektumda saklanır. Yaklaşık 12-15 cm’lik bir yapıda olan rektumun iç yüzeyi mukoza bölümünden oluşur ve mukus salgılayan bezler içerir. Bu sayede dışkı daha kolay ilerler. Rektum kanseri ise rektum dokusunda anormal hücre yapılaşmaları sonucu oluşur. Başlangıç olarak küçük küçük polipler görülebilmektedir. Görülen bu poliplerin çoğu iyi huylu olmakla birlikte zaman zaman aralarında malignite yani kanser meydana getiren hücreler de olabilmektedir. Rektum kanseri olarak adlandırılan bu tablo, erkeklerde daha fazla görülür. Genellikle 5.dekattan sonra ortaya çıkan bu hastalık günümüzde çeşitli tarama testleri ile önceden saptanabilmektedir.

Rektum Kanseri Belirtileri

En belirgin ve hastaların gözle görebileceği belirti; dışkıda kan görülmesi olmaktadır. Sık sık yaşanan kabızlık ve ishal şikayetleri ya da bağırsağın anormal hareketleri rektum kanseri belirtileri olabilir. Herhangi bir diyet veya egzersiz yapmadan aşırı derecede kilo kaybı da yine rektumda bir malignite olabileceğini akla getirmelidir.

Rektum Kanseri İçin Risk Faktörleri Nelerdir?

Net bir nedeni olmamakla birlikte kötü yaşam tarzı, aşırı derecede alkol sigara tüketimi, yüksek yağlı beslenme, obezite, diyabet ve çeşitli kemoterapi tedavileri rektum kanseri için önemli risk faktörleri arasındadır. Ayrıca ülseratif kolit ve crohn hastalığı da sayılabilir.

Rektum Kanseri Tedavisi

Erken safhalarda saptanan polipler benign huylu ise kolonoskopi esnasında kolayca alınabilir. Kanserin invaze olduğu ve çevre dokulara metastaz oranı tespit edilerek hekim tarafından en uygun tedavi yöntemi seçilecektir.